Altılı Masa’nın Ordövr Tabağı

Tüm olumsuzluklara rağmen Cumhur İttifakı’nın mukavemetini görece zinde tutan, daha doğrusu Altılı Masa’nın toplumsal muhalefeti, siyasî muhalefete yeterince tahvil etmesini engelleyen husus ne? Cevabı yekten verelim: belirsizlik.

CHP, İYİ Parti, SP, DP, DEVA Partisi ve GP’den müteşekkil Altılı Masa, 28 Şubat 2022 tarihinde kamuoyuyla paylaştığı Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni ile mevcut hükûmet sistemini değiştirmeyi amaçladığını resmen beyan etmişti. Adı geçen metinde, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin neden işlemediği yasama, yürütme ve yargı erklerinde karşılaşılan sorunlar üzerinden özetlenmiş; bu sistemin yerine ikame edilmesi planlanan parlamenter sistemin esasları da belirlenmişti. Rusya’nın, Ukrayna’yı işgal çabalarının tüm dünya kamuoyunu meşgul ettiği bir dönemde açıklanan bu metin, hâliyle ne beklenen heyecanı uyandırabildi ne de istenilen teveccühü yakalayabildi. Aradan yaklaşık bir buçuk aylık bir zaman dilimi geçti. Altılı Masa hâzırunu, toplumsal tahribatı giderek artan iktisadî buhrana rağmen şu ana kadar Cumhur İttifakı surlarında mukaddes bir gedik açamadı, seçmenlerine ümit verecek bir rüzgar da estiremedi. Evet, kamuoyu araştırmaları Cumhur İttifakı’nın, 24 Haziran 2018 seçimlerine nazaran kan kaybettiğini teyit ediyor ama hiçbir araştırma Cumhur İttifakı’nın müstakbel hezimetine dair kesin bir hüküm vermiyor. Cumhur cephesi hâlâ çok güçlü. Recep Tayyip Erdoğan’ın popülaritesi ve karizması önemli bir seçmen çoğunluğunun nazarında halen daha çok kesif.

Yukarıdaki tablonun muhtelif sebepleri var. Rekabetçi otoriter rejimlerin seçim kazanmadaki maharetleri ve bu uğurda kamu kaynakları ile ellerinde bulundurdukları yasama gücünü nasıl pervasızca kullanabildikleri bu yazının muhtevasında yok. Zira bu konuyu, Türk siyasî hayatının son yıllardaki serüvenini üstünkörü takip etmiş bir vatandaş bile dimağını fazla yormadan örneklerle anlatabilir: 7 Haziran-1 Kasım 2015 tarihleri arasından numuneler sunabilir; dere geçerken bırakın atı, dere yatağının bile değiştirilmesinin kabil olduğunu iddia edip 16 Nisan 2017’deki mühürsüz oyları hatırlatabilir; tekrar seçimlerden dem vurabilir vs. Belki o kadar geriye gitmeyi beyhude bulur ve seçim kanununda yapılan son değişiklikten bahseder. Kısaca, meşruiyet zembereğini yalnızca seçimlerin düzenli tatbiki üzerinden kuran rekabetçi otoriter rejimlerin hamarat olduğu esas konu, muhalefeti bir şekilde oyunda tutmak ve muhalefetin de yer aldığı seçimlerden muzaffer ayrılmaktır.

Peki, memleketteki tüm olumsuzluklara rağmen Cumhur İttifakı’nın mukavemetini görece zinde tutan, daha doğrusu Altılı Masa’nın toplumsal muhalefeti, siyasî muhalefete yeterli düzeyde tahvil etmesini engelleyen ve yazının kapsamına giren husus ne? Cevabı yekten verelim: belirsizlik.  Altılı Masa, ne Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda ne seçim formasyonuna yönelik ne de ittifak formüllerine dair detay ve aşamaları netleştirmiştir. Bu müphem vaziyet, muhalefet seçmeninin siyasî şevkini düşüren en önemli sebeptir. Üstüne üstlük liderlerin mezkur bahisler hakkında çelişkili açıklamalar yapmaları, söz konusu müphemliği taltif ve tahkim etmekte. Bu müphemliğin yol açtığı sorunları madde madde özetleyelim:

1. Altılı Masa liderlerinin katıldıkları her programda kendilerine yöneltilen esas soru cumhurbaşkanı adayının kim olacağıdır. Öyle ki, bu suali geçiştirmeye sarf ettikleri zaman yüzünden istedikleri gibi propaganda yapmaya fırsat bulamamaktadırlar. Örneğin, Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın, T24’ten Murat Sabuncu ile 15 Nisan 2022’de yaptığı yaklaşık 90 dakikalık söyleşinin üçte birinden fazlası cumhurbaşkanı adayı tartışmaları ile geçmiştir.

2. Cumhurbaşkanı adayının kim[ler] olacağı noktasındaki muğlaklık, Altılı Masa’nın seçimlere nasıl gireceği konusunda da şeklî bir belirsizlik yaratmaktadır. Bilindiği gibi Deva Partisi ve Gelecek Partisi, henüz Millet İttifakı saflarına geçmiş değildirler. Olası Cumhurbaşkanı adayının Deva, Gelecek hatta Saadet seçmenlerini ve küskün AK Partilileri ürkütecek bir profil olma ihtimali, yeni ittifak kapısını açık tutmaktadır. Üstelik yeni seçim kanunuyla birlikte barajın yüzde 7’ye düşürülmesi ve milletvekili dağılımında ittifak avantajının sınırlandırılması Üçüncü İttifak tartışmalarını -Temel Karamollaoğlu’nun son çıkışını unutmayalım- daha da alevlendirmiştir.

3. Altılı Masa’da yer alan partilerin ilgili kurmayları seçim formatının ne olacağına dair iyi niyetli bir fikir teatisi yürütüyor olabilir. Ayrıca riskleri ve fırsatları iyi tahlil etmeden herhangi bir siyasî aksiyon almayı da partileri yahut Masa açısından doğru bulmayabilirler. Bu kaygıları ve parti hesaplarını bir raddeye kadar anlamak mümkün, fakat seçimlere -baskın bir seçim olmazsa- 14 ay kaldığının ve ülkenin can yakıcı problemlerinin giderek arttığının da göz önünde bulundurulması gerek. Vatandaşın gündemindeki en hararetli konu kuşkusuz ekonomi. İktisadî buhran yüzünden bitap düşen insanlara umut verecek asgari tutarlılığa sahip bir politik diskurun tesisi ve bu diskura muvafık, azami ölçüde de mazur görülebilecek defoları olan siyasaların, somut çözüm önerilerinin üretilmesi, artık elzem. Var olan somut önerilerin ise propaganda kıvamına getirilip kamuoyuna takdim edilmesi lazım. Ki iktidar namzedi olabildiklerine yönelik inancı berkitebilsinler, yaygınlaştırabilsinler. Altılı Masa’nın primus inter pares’i, yani eşitler arasında birincisi CHP’nin bu konuda mihmandarlık yapması beklenirken Parti’nin lideri Kemal Kılıçdaroğlu, siyasî mesaisinin azımsanmayacak bölümünü -aday ve ittifak formasyonlarına ilişkin- kamuoyundan gelen tazyikin tahliyesine harcamaktadır. Nitekim 15 Nisan 2022 tarihinde, Karar TV’den Taha Akyol ve Elif Çakır’a konuk olan Kılıçdaroğlu, 90 dakikayı aşan yayının üçte birinden fazlasını aday ve ittifak meselelerindeki belirsizliğe ayırmak zorunda kalmıştır.

4. Aday tarifine ilişkin süregiden belirsizlik Altılı Masa içerisindeki ahengi bozmakta, ünsiyeti aşındırmaktadır. DP lideri Gültekin Uysal’ın -her ne kadar sonra rücu etse de- cumhurbaşkanı adayı için yaptığı tarif, Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın cumhurbaşkanlığı mikyasına münasip düşmüyor. Bilindiği gibi DP lideri Uysal, twitter hesabından yaptığı açıklamada cumhurbaşkanı adayının şu üç vasfı haiz olması gerektiğini vurgulamıştı: AKP döneminin sorumluluğuna ortak olmamış olmak, seçilebilirlik ve kurucu ruha atıfla Türkiye Cumhuriyeti’nin restorasyonu sağlamak. Babacan ise cumhurbaşkanı adayının şu iki hususiyeti üzerinde durmuştu: kucaklayıcı, kapsayıcı olması ve demokrasiyi özümsemiş olması. Birbirlerini tekzip eden bu iki beyan, şuyûu, vukuundan beter bir durum yaratmış; Altılı Masa’nın dağılacağını varsayan mebzul miktarda haber ve yorumu peydahlamıştır. Bunlar hâlihazırda kamuoyunu meşgul etmektedir. Öyle ki, CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, 18 Nisan 2022 tarihinde söz konusu iddialara cevap vermek zorunda kalmıştır. Görüldüğü gibi belirsizlik, Masa efradının enerjisini beyhude tüketmektedir. Halbuki ülkedeki vahim tablo bu gibi malayani ile meşgul olmaya müsait değildir. Öte yandan böyle bir tenakuzun tekrarlanmayacağının garantisi de yoktur. Belirsizliğin devamı, bu türden -belki telafisi olmayacak- handikaplara açabilir. Aday tarifi, seçim formasyonu ve ittifak yapısıyla ilgili fasıllar şimdiden netleşmeye başlamazsa, günün sonunda umduğunu bulamayan bir masa üyesinin “Roma’yı bana vermediler mi? Yansın, öyleyse Roma” deyip masayı devirmesi işten bile olmayabilir.

5. Cumhurbaşkanı adayının kim olması gerektiğine dair muayyen bir kanaatin dahi henüz hasıl olmaması, Masa’nın siyasî akreditasyon uyguladığı partilere alan açmıştır. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın olası adaylığına müzahir tutumunun, gündemi nasıl hercümerç ettiğini hatırlayalım. Machiavelli’nin Hükümdar’ı kaleme aldığı 1513 yılından beri siyasette somut olan, soyut olana galebe çalar. Demokrasi insanları muhayyer, yani dilediğini seçmekte özgür kılmıştır. Seçmen kesinliğin dayanılmaz cazibesine meyleder ve bu yüzden tercihini kahir ekseriyetle muhayyelden değil, muayyenden, somut olandan yana yapar.

Bu noktada Altılı Masa, Cumhurbaşkanlığı meselesine dair her şeyi muhale talik etmekten vazgeçmelidir. Adayın resmen açıklanacağı güne kadar olan zamanı bir süreç olarak düşünürsek, beklenen güne tedricen gelindiğini yapacağı hamlelerle seçmene göstermeli, amiyane tabirle bir yerden başlamalıdır. Sûrun üfleneceği o günün yaklaştığını bildiren alametlerin ne olduğu hakkında seçmenin kafasında soru işareti olmamalıdır. Seçimlerin kazanılması hâlinde 13. Cumhurbaşkanı’nın nasıl bir fonksiyon icra edeceği, güç zehirlenmesi riskine karşılık hangi panzehirlerle önlem alınacağı başlangıç için ideal bir merhale olabilir. Akabinde adayın taşıyacağı vasıf ve meziyetlere mebni ortak bir tarif yapılabilir. Sonra ise kamuoyunda dolaşan esami listesinden kimlerin kesinlikle aday gösterilmeyeceği deklare edilebilir ve bazıları tedavülden kalkar. Kısaca Cumhurbaşkanlığı meselesindeki mevcut belirsizlik hâlesi adım adım ortadan kaldırılabilir. Bunun için gelecek pazartesiden tezi yok bir aday göstermek -açıklanması gereken pazartesiden önceki pazara bırakmamak kaydıyla- şart değildir. Aday açıklama sürecinin askıda değil, loading safhasında olduğuna seçmeni ikna edecek hamleler gecikmeden uygulanmaya konmalıdır. Aksi takdirde cumhurbaşkanlığı bahsi, başta Cumhur İttifakı ve diğer partiler nezdinde Altılı Masa’nın aşil tendonu gibi görülecek ve hep orası hedef alınacaktır.

Memleketin vahim vaziyetine bir son vermek amacıyla bir araya gelen altı parti, bir süredir sanki Cumhuriyet Senatosu seçimlerine hazırlanıldığı izlenimini vermekte.

Altılı Masa’nın, Cumhur İttifakı’na kıyasla daha parçalı ve birbirine benzemeyen unsurlardan müteşekkil bir oluşum olduğu doğru. Masa elbette Cumhur İttifakı kadar yekpare ve hızlı bir şekilde hareket edemez. Kökleşmiş kamu gücünün verdiği cüretle Cumhur İttifakı daha ölçüsüz ve keyfî davranabilir. Çünkü bu hesapsızlığını ivedilikle tadil edebilecek çeşitli enstrümanları elinde bulundurmaktadır. Normatif ilkeler ve prosedürler üzerinden biçim kazanmadığı için doğası gereği olağanüstü hâle teşnedir. Bünyesinin, siyaseten aldığı aceleci kararları absorbe edebilecek aperitif bir niteliği vardır. Buna mukabil, Altılı Masa her daim temkin payı bırakmaya ve itidalli olmaya mecburdur. Ne var ki, itidalli olmak ile miskinlik aynı şey değildir. Masa’nın şu an çizdiği görüntü ise ikincisini andırmakta. Memleketin vahim vaziyetine bir son vermek amacıyla bir araya gelen altı parti, bir süredir sanki Cumhuriyet Senatosu seçimlerine hazırlanıldığı izlenimini vermekte. Güçlendirilmiş parlamenter sistemi, Büyüfiks’in hazırlayıp Asteriks’in biteviye içtiği kudret şurubu gibi anlatmak dışında acil çözüm bekleyen konulardan herhangi biri hakkında tutarlı ve ortak bir söylem henüz yok. Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı bir tarafa; ortak bir program ya da seçim beyannamesi hazırlanacak mı belli değil. DEVA Partisi ve GP Millet İttifakı’na katılacak mı belirsiz. Üçüncü İttifak’a cevaz verilecek mi müphem. Dahası bu belirsizlik sarmalının dozu ve kapsamı giderek artıyor. Mamafih bundan birkaç ay öncesinde yalnızca cumhurbaşkanı adayının kim olacağı tartışılıyorken şimdi ittifak içerisinde ittifak senaryoları da -elbette yeni seçim kanunun bunda payı var- konuşulmakta. Belirsizlik arttıkça siyasetsizliğin alanı da genişliyor.  Yakın zamana kadar erken seçim çağrısı dışında diline başka bir şey pelesenk etmeyen Altılı Masa, şu sıralar kendi iç meseleleriyle ilgileniyor. Partiler arasında muhtemel bir ihtilaf ve çekişmeye neden olabilecek başlıklar mütemadiyen tehir ediliyor. Bu erteleme hâli de Cumhur İttifak’ına doğal bir kredi açıyor.

Hülasa CHP, İYİ Parti, SP, DP, DEVA Partisi ve GP masalarının menüsünde kol gezen belirsizliği tavsatacak adımları atmaya başlamalıdır. Ana yemek hakkındaki karar bir süre daha bekletilebilir; ama en azından ordövr tabağının içeriği artık belli olmalıdır.